DEVAM: 31-
DABBETÜ'L-ARD BABI
حدّثنا
أَبُو
عَسَّانَ،
مُحَمَّدُ
بْنُ عَمْرٍو،
زَنَيْجٌ.
حدّثنا أَبُو
تثمَيْلَةَ. حدّثنا
خَالِدُ بْنُ
عُبَيْدٍ.
حدّثنا عَبْدُ
اللهِ بْنُ
بُرَيْدَةَ
عَنْ
أَبِيهِ؛ قَالَ:
ذَهَبَ بِي
رَسُولُ
اللهِ صلى
الله عليه وسلم
إِلَى
مَوْضِعٍ
بِالْبَادِيَةِ،
قَرِيبٍ مِنْ
مَكَّةَ.
فَإِذَا
أَرْضٌ
يَابِسَةٌ،
حَوْلَهَا
رَمْلٌ.
فَقَالَ
رَسُولُ اللهِ
صلى الله عليه
وسلم: ((تَخْرُجُ
الدَّابَّةُ
مِنْ هذَا الْمَوْضِعِ))
فَإِذَا
فِتْرٌ فِي شِبْرٍ.
قَالَ ابْنُ
بُرَيْدَةَ:
فَحَجِجْتُ
بَعْدَ ذلِكَ
بِسِنِينَ.
فَأَرَانَا
عَصاً لَهُ. فَإِذَا
هُوَ
بَعَصَاىَ
هذِهِ. هكَذَا
وَهكَذَا.
في الزوائد:
هذا إسناده
ضعيف لأن خالد
بن عبيد، قال
البخاريّ: في
حديثه نظر.
وقال ابن حبان
والحاكم: يحدث
عن أنس
بأحاديث موضوعة.
Abdullah bin
Büreyde'nin babası (Büreyde bin el-Husayb) (r.a.)'dan; Şöyle demiştir:
Resulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (bir gün) beni Mekke'ye yakın Badiye'de bir yere
götürdü. Baktım ki etrafında kum bulunan kupkuru bir yerdir. Sonra Resulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Dabbe, bu yerden çıkacaktır», buyurdu. İşaret
buyuruları yerin eni ve boyu birer karıştı.
İbn-i Büreyde
demiştir ki: Bundan birkaç yıl sonra hacca gittim.
Babam (o sahanın
eni ve boyu uzunluğunda) bir asasım bize gösterdi. Baktım ki o asa benim bu
asam ile şu ve bu kadardır."
Not: Zevaid'de
şöyle denilmiştir: Bunun senedi zayıftır. Çünkü Halid bin Ubeyd hakkında
Buhari: Onun hadisi üzerinde düşünmek gerekir. demiştir. İbni Hibban ve Hakim
de: O, bir takım mevdu hadisleri Enes (r.a.)'e atfen anlatır, demişlerdir.
AÇIKLAMA: Bu babın ilk (4066.) hadisini Tirmizi Tefsir
kitabının Neml suresi bölümünde rivayet etmiştir. Tuhfe yazarının beyanına göre
Ahmed ve Ebu Davud-i Tayalisi de bunu rivayet etmişlerdir. İkinci hadis ise
nottan da anlaşılacağı üzere Zevaid türündendir.
Bu hadislerde
çıkacağı haber verilen Dabbetü'l-Ard. Neml suresinin 82. ayetinde çıkarılacağı
haber verilen Dabbe'dir. Bu ayet ve meali şöyledir:
"Ve
(kıyametin kopacağına dair) o sözün, üzerlerine vuku'u yaklaştığı zaman, onlar
için yerden öyle bir dabbe çıkarırız ki insanların ayetlerimize kesin olarak
inanmamış olduklarını kendilerine söyler." (Neml 82)
Dabbetü'I-Ard'ın
yerden çıkması 4055. hadiste beyan edildiği gibi kıyametin alametlerindendir.
Fahrü'd-D ibni Razi bu ayetin tefsiri bölümünde kıyametin alametlerinden olan
Dabbetü'l-Ard hakkında ilim adamlarının söylemiş oldukları sözleri
nakletmektedir. Onun özetini buraya aktarmayı uygun buldum.
Müfessir şöyle
der: İlim adamları Dabbetü'l-Ard hakkında çeşitli yönlerden konuşmuşlardır. Bu
yönlerden birisi: Bu hayvanın yapısının mikdarı hakkındadır. Bir hadise göre
uzunluğu altmış ziradır. Başının bulutlara değdiği rivayet olunmuştur. Ebu
Hureyre (r.a.)'den rivayet edilen bir hadise göre iki boynuzunun arası bir
fersah kadardır.
İkinci yön: Onun
yaratılış şekline dairdir. Dört ayaklı, derisinin tüy ve kılla kaplı ve iki
kanatlı olduğu rivayet olunmuştur. İbni Cüreyc'den yapılan rivayete göre başı;
öküz başına, gözü: domuz gözüne, kulağını kulağına, boynuzu; deve boynuzuna,
göğsü; arslan göğsüne, rengi; pars rengine, böğürü; inek böğürüne, kuyruğu; koç
kuyruğuna ve ayağı; deve ayağına benzer.
Üçüncü yön:
Onun yerden çıkışı hakkındadır. Ali (r.a.)'den rivayete göre yerden çıkışı üç
gün sürer. el-Hasan'den de böyle bir rivayet vardır.
Dördüncüsü:
Onun çıkacağı yer ile ilgilidir. Bir rivayete göre Mescid-i Haram'dan çıkacak.
Diğer bir rivayete göre Safa tepesinden çıkacak ve Arapça konuşacaktır.
Beşincisi: Kaç
defa çıkacağı hakkındadır. Bir rivayete göre, üç defa çıkacaktır. Önce Yemen'de
çıkacak ve bir süre sonra gizlenecek. Sonra Badiye'de çıkacak ve uzun bir süre
gizlenecek. Sonra cemaat Mescid-i Haram'da iken Hacer-i Esved köşesinin
hizasından ve Mahzum oğulları binasının karşısındaki yerden çıkacak. Cemaatin
bir kısmı kaçacak, diğer bir kısmı duracaktır.
Müfessir Razi
yukardaki sözleri naklettikten sonra: Bilmiş ol ki Kur'an-ı Kerim'de yukarda
anlatılan hususlardan herhangi birisine delalet eden bir şey yoktur Bu
hususlarla ilgili olarak ResuluIlah (s.a.v.) tarafından buyurulduğu sabit olan
sahih hadis varsa kabul edilir. Aksi takdirde bu sözlere iltifat edilmez, der.
Mahir: Tefsir
kitaplarında en sahih'ten uydurmaya kadar mevcut tüm bilgi bazı alimlerce
verilir, bunun geçerli sebepleri olduğunu söylemekle yetinip şuna dikkat
etmenizi salık veririm; Sahih hadis yada Kur'an haricindeki bilgiler doğru da
olabilir, hatalıda, bu itibarla bunları reddetmeyin, ancak itikadi delil de
kabul etmeyin. Kur'an, ve Sahih hadisler sağlam ve geçerli kaynaktır. Hasen;
sahih kadar olmasa da geçerlidir. Zayıf haberler ihtiyatla karşılanır. Senedi
bulunamadığı için mevdu sanılan haberler ise delil değil lakin imkansız da
değillerdir. Mevdu olduğu bilinen haberler ise değersiz ve göz ardı edilmeleri
gerekir.